Düşüncelerinizin sizi ele geçirmesine izin vermeyin!
Özellikle moraliniz bozukken ya da endişeli hissettiğinizde kötü düşüncelerin içinden çıkamadığınız oluyor mu?
Dr. Susan Biali Haas, zihninin istenmeyen bir şey üzerinde düşünmeyi ne kadar sevdiğinden ve bu durumu kontrol altına almazsa çıldıracağından bahsediyor. Ne düşündüğünüz önemlidir. Bu bir kısır döngü; bir şeyi ne kadar düşünürseniz onu tekrar düşünme olasılığınız artar.
1. Tekrarlayan olumsuz düşünceler beyninizde nöral bağlantılar kurar.
Beyninizde belirli bir düşünceyi temsil eden nöral yol, o düşünce her aklınıza geldiğinde aktive olur. Ne kadar sık düşünürseniz o yol o kadar sağlamlaşır.
Mesela bir pazar sabahı evinizde gazete okuyorsunuz ve olası ekonomik krizle ilgili bir başlık gördünüz. Aklınıza hemen şöyle bir düşünce geldi: “Ya işimi kaybedersem”. Bu düşünce sizi çok endişelendirdi ve bundan sonra olası ekonomik krizle ilgili okuduğunuz, duyduğunuz her haberde işinizi kaybetme ihtimalini düşünüyorsunuz. Bu düşünce böyle böyle güçleniyor ve krizle ilgili bir haber olmasa da sizi gece uykularınızdan uyandırmaya başlıyor. En sonunda, bu düşünce pat diye hiç beklemediğiniz yerlerde aklınıza gelmeye başlıyor. Patronunuzla yaptığınız herhangi bir toplantıda veya bir proje üzerinde çalışırken aklınıza geliyor. Şimdi de bu düşüncenin iş performanızı etkileyeceğinden endişeleniyorsunuz ve ironik olarak bu durum işinizi kaybetme olasılığınızı arttırıyor. Halbuki henüz bir ekonomik kriz yok, iş performansınız yüksek, çalıştığınız şirket oldukça istikrarlı ve patronunuz sizden memnun. Ama hala endişeleniyorsunuz. Çünkü aklınızda bir soru var: “Ya… olursa?”
2. Zihninizin kontrolünü geri alın.
Aşırı uçta, zamanla daha derin kök oluşturan bu tür kalıcı düşünce, genel kaygı bozukluğu veya obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik bozukluklara yol açabilir. Bu süreçte sizin rolünüz çok önemlidir. Öncelikle düşüncenin zihninizde olmasına, ara ara gelip gitmesine izin verin. Eğer endişelenmeye, aynı düşünce üzerinde düşünüp durmaya eğiliminiz varsa bu konuda çok dikkatli olun, zihninizin kapısında bekçilik yapın. Farkındalığınızı arttırın, zihninize pasif bir seyirci olmayın.
3. Düşüncelerinizi inceleyin.
Bir düşünceye sahip olmanız her zaman ona gerçekten inandığınızı göstermeyebilir. Endişe, depresyon, yanlış yönlendirilmiş inançlar ve geçmiş deneyimler size uyumlu olmayan düşünce kalıplarını beyninize bağlayabilir. “Ben başarısızım”, “Kimse beni beğenmiyor”, “Doğru bir şey yapamam”, “Asla değişmeyeceğim” düşünceleri bu tür düşüncelere örnek gösterebilir. Olumsuz bir düşüncenin aklınıza geldiğini fark ettiğinizde bunu sorgulayın: Zihninizde durmasına izin vermeye değer mi?
4. Doğru soruları sorun
“Bu düşünce gerçekten doğru mu?”, “Bu düşüncenin aksine kanıt var mı?”, “Bu düşüncenin düzenli olarak zihnimde yer almasına izin vermemin etkisi nedir?”, “Bunun yerine odaklanabileceğim daha sağlıklı bir bakış açısı var mı?” gibi soruları kendinize sorun.
5. Olumsuz düşünceyi yenisiyle değiştirin.
Beyninizdeki olumsuz düşünce yolunu aktive etmeyi bırakarak bu yolu zayıflatabilirsiniz. Bunun yerine daha yardımcı bir devre oluşturun; sadece “pozitif düşünce” ile değil, gerçekte olan ile. Hakikat, pozitif düşünceden güçlüdür.
Eğer olumsuz düşünceniz çözülmesi gereken bir sorunu işaret ediyorsa bu sorunu nasıl çözebileceğiniz üzerinde düşünmek, olumsuz düşüncenin başı boş bir şekilde zihninizde dolaşmasına izin vermekten daha yapıcıdır.
Özellikle sürekli ortaya çıkan ve üzülmenize neden olan bir düşünceniz varsa düşüncelerinizi geri alma, gözlemleme ve değerlendirme alışkanlığını geliştirin. Tekrarlayan düşünceler ciddi bir sıkıntıya neden oluyorsa, ilişkilerinizi veya çalışma yeteneğinizi etkiliyorsa bir doktordan veya psikologdan yardım almak iyi bir fikir olabilir.